Kına gecesi, Türki geleneklere göre düğünden bir gün önce düzenlenen bir organizasyondur. Bir kız için hayatının en duygusal günü olarak değerlendirilebilen bu gecede, kına yakma merasimi yer alır ve ismini de buradan alır. İkramlıklar, çerezler, eğlence derken gecenin sonlarına doğru gelinin sağ eline kına yakılması ile son bulan kına gecesi, adını buradan almaktadır.
Kına gecesinin İslam tarihinden bu yana olduğunu savunan bazı görüşler vardır. Sahih olmamakla birlikte Hz. Peygamber döneminde de bu tip geceler yapılmakta idi ama bundan daha kuvvetli olan görüş, Türki devletlerin kına gecesi düzenlediklerine dair sunulan görüşlerdir. “Dede Korkut Hikâyeleri” olarak adlandırılan hikâyelerde bu gecelerin düzenlemesi ile ilgili bazı bilgiler yer almaktadır. Tüm bunların yanında Türklerin İslam’ı kabul etmelerinden sonra da İslami usullere uygun olarak gerçekleştirdiklerini kabul etmek sanırım en doğrusu olacaktır. Çünkü erkeklerin olmadığı bir ortamda, düğünden bir gün önce yatsı namazından sonra düzenlenmesi gibi incelikler İslam örf ve adetlerine uygundur. Bu da büyük ihtimalle Türklerin daha önce de kutladıkları ancak İslam’ı seçtikten sonra İslami usullere uygun şekilde yapmalarından dolayı Peygamber efendimiz dönemine dayandırılmaktadır.
Kına gecesi şarkıları
Kına gecesinin en önemli detaylarından biri söylenen şarkılardır. Tüm yörelere göre bu gece düzenlenirken en ağır ezgiler ve ağıtlar seslendirilir. Geleneklere göre düzenlenen bu gecelerde, genellikle davete katılan konuklardan biri şarkıyı söyler diğerleri ise eşlik ederler. “Kınayı getir aney!”, “yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” gibi ağır ve yoğun duygulara yer veren ezgilerin söylenmesi tercih edilir. Bunun nedeni elbette gelinin ağlamasını sağlamaktır. Biraz insafsızca da olsa geleneksel olarak düzenlenen kına gecelerinin bu şekilde olduğunu kabul etmek gerekir.
Kına gecesinin tarihi nereye dayanır?
Kına gecesi tarihi ile ilgili çok fazla bilgi vardır. Kimi kaynaklarda İslam dönemine dayandığına dair bilgiler verilir, kimi kaynaklarda Türklerin çok daha öncesinden yaptıkları aktarılır. Ama bazı kaynaklarda geçen bilgiler ise daha ilginç ve daha uzun dönemler öncesine dayandığını belirtmektedir. Bu kaynağa göre kına gecesi, “Paganizme” dayanmaktadır. Milattan 7000 yıl öncesine Çatal Höyük’teki mezarda bulunan cesetlerin ellerindeki bereket tanrıçasına ait kına süslediklerine dair bilgilerin elde edilmesi ve sunulması, bu görüşün daha doğru olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bu döneme dayanan görüşe göre evlenen kız yaşlanmaya ve kendini tanrıya adamaya hazır olduğunu göstermek için kutlanır. Tabi doğrusu hangisidir bu konuda net bilginin olmadığını söylemek gerekiyor.
Günümüzde kına gecesi
Kına geceleri geleneksel olarak düzenlenen geceler olsa da her şey gibi bu gecelerde de bir takım değişimlerin yaşandığını söylemek gerekiyor. Artık zamanın gerekliliklerinden midir yoksa insanların geleneklerden uzaklaştıklarından mıdır bilinmez ama şimdilerde kına gecesi baba evinde yapılmıyor, bunun yerine düğün salonları veya davet alanları tercih ediliyor. Bindallı kıyafetleri, eskiden tek renk şeklinde görülürken günümüzde hem model bakımından hem de renkler açısından daha farklı renklerin kullanıldığı görülmektedir.
Kına gecesi genel olarak yukarıda anlattığımız şekilde düzenlenmektedir. Ancak bahsettiğimiz gibi bindallı modeli sabit olmak üzere diğer ritüeller bölgelere göre değişebilmektedir, bazı yörelerde kına gecesinde altın da takılır bazılarında ise sadece geline kına yakılırken verilmesi gereken altın verilir. Bunlar herkesin kendi geleneklerine göre değişebilen konular olduğu için kesin bilgi vermek doğru değildir.